29 Eylül 2009 Salı

Videoist 2 Sanatçıları / Screenshots

Christine Gensheimer





Çağrı Saray





Handke’ye Saygı

Postmodern sinemanın başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz 1987 tarihli ‘Der Himmel Über Berlin’ (türkçe adıyla ‘Arzunun Kanatları’, ingilizce adıyla ‘Wings of Desire’) adlı film, yönetmen Wim Wenders’in birçok filminde birlikte çalışmış olduğu Alman edebiyatçı Peter Handke’nin “Lied Vom Kindsein” (Çocuk Olmanın Şarkısı) adlı şiiriyle başlar.
Dille dünya arasındaki ‘boş’luk, Peter Handke’nin odaklarından biridir. Handke’nin edebiyatındaki boşluk kavramı, uygar olarak nitelendirilen toplumlardaki ilişki/ilişkisizliğin özgürleştirici ve öldürücü boyutlarını vurgular. Handke’yle okuyucu olarak paylaştığımız boşluk duygusu o kadar mahrem ve aynı zamanda o kadar paylaşıma açık bir kavramdır ki, aslında tam da bugünün metropol insanının yalnızlığını tarif eder. “Çocuk Olmanın Şarkısı”, bizi Berlin’de geçmişle bugün arasında, gökyüzünde süzülürmüşcesine özgür, dingin ve yalnız bir gezintiye çıkarır.
Filmin başlangıcında yeralan; elyazısı ile yazılmaya başlanan şiir, Handke’nin ‘yazma’ edimine dair söylediği şu sözlerini hatırlatmaktadır; “yazmak, kendi kendini hapsetmek, kendini yaşamdan uzaklaştırmaktır ve bu da bir tür şizofrenidir aslında.”
Himmel Über Berlin’de Handke’nin şiiri tekrar yazılmaktadır, üstelik görüntüdeki anlatısallık da yazma edimi üzerinden çalışan bir yapıya işaret eder. Metnin, bu yeniden üretim sürecinde hareketli görüntü ve ses gibi sinemasal öğelerle etkisi katlanarak artmaktadır.

Şimdi Lied Vom Kindsein’ı yeniden yazma zamanı. Tıpkı kendi sözlerimizmiş gibi…


Extramücadele








Fatih Aydoğdu




Diglossia
Pop-up-Media-Soundscape.

Massmedia (Kamusal-Medya) 19. yy. In ikinci yarısında oluflmufl, Radyo ve Televizyonun icadından sonra da toplumu giderek etkisi altına almaya bafllamıfltır. ‹ki yüzyılsonra, uluslararası biliflima™larının oluflumuyla birlikte, iletiflimin kendisi ilgi ve arafltırma oda™ı haline gelerek, bizlere karmaflık yapılı biliflim/iletiflim a™larının çalıflma mekanizmasını tepeden ö™retme denemesine giriflir. Günümüzün sistemteorileri dünyanın do™abilimsel modeli üzerinden, biyolojik organizmanin en küçük parçacıklar›n› arafltırıp, bu parçacıkların nasıl biraraya gelerek bir bütünü oluflturdukları sorusu üzerine kuruludur. Bunun kendi kendisine yapılanan bir organizasyon olması yanıtıyla da Massmedia kültür mekanizmalar› üzerine düflünmenin merkezine yerleflir. Böylece sürekli kendine gönderme yapan toplumsal üstyapı odak noktası haline gelmifltir.

Massmedia bizleri aflırı hızda görüntü (ve veri) bobardımanına tutarken, gerçekli™in/bilginin kurgu modelleriyle, algı ve düflünce mekanizmamızın üzerine yayılır. Bu çerçevede Modernist toplumun aydınlanmacı kamu mekanı da (“public space”) de™iflime u™rar. Kamu mekanı artik modernist anlamıyla toplumun sosyal sorunlarının tartıflıldı™ı, bunlara çözümler arandı™ı, fleffaf bir mekan olmaktan çıkarak, hem ulusal hem de uluslararası ba™lamda anlamını giderek yitirir, ifllerli™ini ve konumunu Massmedia`nın düflünce da™ıtan hegemonyasına kaptırır. 1990lı yıllar boyunca giderek depolitize olmaya bafllayan batının kültür üretimi ise “public space” ya da dünya kamuoyundan bahsederken bu kavramları artik sadece deskriptif bir biçimde kullanmaya bafllar, politik de™iflimden bahsederken “kültürel subversiyon”, yani parçalayarak de™ifltirmekten sözeder. Kamu mekanın demokratik anlamdaki ifllerli™ini yitirmesinin nedeni, toplumun ona biçti™i politik de™erinin yokolmasından ziyade, politik de™iflimin düflünce olarak siyasi ve tarihi ufkumuzdan kaybolmasındandır.

Görsel dilin ilinti düzlemleri, ba™lamsal gönderimleri ve ait oldu¤u muhtelif anlam ve karfl›laflt›r›c› söylemler içindeki konumuyla, önceden kodlanm›fl imgelerin bir kültürün semantik kodlar›yla kesiflti¤i ve yeni aktif boyutlar kazand›¤› noktay› belirler. Burada ne olgusal ne de do¤al bir sunum sözkonusu de¤ildir. Özel bir dile ait görsel her imge karmafl›k ilintilerin belirleyicisi olan ya da aradaki ba™lantıları kuran iletkenleri belirleyen, bir özelli¤in, bir durumun, bir de¤erin ya da bir ç›kart›m›n sunumudur. Tercih konusu kavramlar kendi içerlerinde, anlam, eylem ve güven olarak flekillenen toplumsal kategorileri de kapsarlar: Toplumsal yap›lar hakk›ndaki gündelik deneyimleri, bir kültürün pratikte ifllerli¤i, ç›karcı ve iktidari, meflru, s›n›rland›r›c› ve k›s›tlay›c› yap›lara dair herfleyi. Bu anlamda kullan›lan imgeler, kodlar› üzerinden toplumsal düzene, ekonomik ve politik iktidara ve ideolojilere gönderme yaparken, okunulabilirlik flartı içermektedir. Burada “okuma” olarak kastetti™imiz yanl›zca belli say›daki imlerin çözümlenip, deflifre edilmesi de¤il, kendiyle baflka imlerin aras›na yarat›c›l›kla girebilen nesnel bir yetinin de gereklili™ir.

“Diglossia”, çokdillilik (Bilingualism) ba™lamında, konuya ya da duruma göre de™iflerek, (yazılı ya da sözel) çeflitli durumlarda, farklı iletiflim kuramak üzere kullanılan iki ya da daha çok dili, ya da fliveyi tanımlayan dilbilim kavramıdır. Ses ve görüntü yı™ma ve kaydırmalarıyla oluflturulmufl görsel ve auditif bir partitürle, yarattı™ı atmosfer ve ambivalenz üzerinden iflleyen (müzik klibi formundaki) bu çalıflma, bizlere görünürde gerçeklik/do™ruluk/bilgi iletti™ini idda eden medyatik imgelerin bir sorgulaması, multipel yaflam biçimlerimize siyasi, tarihi ve estetik göndermeler yapan görsel dil elefltirisi.


Gülsün Karamustafa








Katlamak


2000 tarihli “Katlamak” adlı video filmde küçük bir kız bir eylemi sürekli olarak tekrarlamakta, anneannesini sandığından çıkmış dantel örtüleri katlamaktadır. Film ilk kez aynı yıl Hannover’deki Alman Tarih Müzesinde sanatçıya ait ‘Kişisel Zaman Dörtlüsü’ adlı projenin diğer üç filmi ile gösterilmiş daha sonra bağımsız
olarak başka projelerde de yer almıştır. Video film kadın kimliğine ve doğuya özgü sabır ama aynı zamanda başkaldırı duygusunu incelikli bir biçimde tarif eder.



Hülya Özdemir








Kayıp Zamanın İzinde


Kayıp Zamanın İzinde'de Hülya Özdemir otorite’nin yerel ile küresel arasındaki gitgellerini işler. Özdemir Videoist2003 te gösterilen ve aile albümünden aldığı bir fotoğraftan oluşturduğu “hangisi?” videosundan sonra şimdide Aile albümünden alınma bir fotograftan kurguladığı “eren taxi-araba” videosu ile otoriteye ve onun var olmasını sağlayan bulanık ortamını içe bakış yöntemi ile sorguluyor.








Cahasing Lost Times handles the of the authority between local and global. After the video “Which One?”, consisting of a photograph from the family photograph album of artist, is shown in 2003, now she introspectively questions the authority and blurred atmosphere(environment) which provides the authority to exist through the video, “Eren Taxi-Car.”



Kaya Hacaloğlu





Korku Ruhu Kemirir

Film büyük yönetmen Rainer Fassbinder'in "Korku Ruhu Kemirir" filmine bir atıfdır. Filmin baş karakterleri sosyal ve ırksal farklılıklara sahiptirler. Emmi yaşlı bir temizlik görevlisi, Ali ise göçmen ve Arap bir işçdir. Video, Emmi ve Ali'nin ilk karşılaştıkları süreç içerisinde geçen lineer zamanın akışını
kurgusal olarak bozmakta ve karakterlerin farklılıklarının kaotik karşılanan ve karşılanacak olan birlikteliklerine işaret etmektedir.
Videonun altında akan metin oluşan görüntünün vurgusunu tanımlamaktadır.
Fassbinder tecavüze uğramıştır. Naratif anlatım öldürülerek video dilinde yeni bir gerçeklilk bulmuştur.


Mürteza Fidan




Bir Uçtan Öteki Uca Savrulmak

İnsan, gizli doğası tarafından zorlanmaktadır, bedeni ve ruhu talep eden her şeyin kurbanı olmaktadır ve bundan ötürü insam hem daha masum, hem de daha suçludur. Daha masumdur, çünkü ruhu yüzünden büyük bir bilinçsizliğe sürüklenmektedir. Ama masum olduğundan daha fazla suçludur, çünkü dünyada bağlandığı her şey, sürdürdüğü hayatta sahip olduğu tutku ve hayalleri ahlaki yargılarıyla birbirine karıştırmaktadır.

Foucault’un dediği gibi “insanın düşüşüne neden olan ve Günahın görülme biçimi olan Kadının en baş düşmanı olan Yılan aynı zamanda, onun açısından bu dünyada bir fidye, en değerli ilaçtır.” Günah ve ölüm nedeni olan şeyin, iyileşme ve hayat nedeni olması gerekmiyor muydu?




Neriman Polat







Huysuz ve Tatlı Kadın

Bu video çalışması, Türkiye’de yaşadığımız çelişkileri bilinen bir şarkı üzerinden, kurgulanmış bir düetle , doğu-batı ayrımı , alt ve üst, sokağın dili ve ideolojik olanın dili gibi zıtlıkları anlatıyor.Bu düet sokakta, görme engelliler derneğine yardım toplamak için şarkı söyleyen görme engelli bir adam ve televizyonda konser veren bir şarkıcı arasında geçiyor. İki kişinin söyleyiş biçimleri arasındaki fark, toplumsal çelişkileri gösteriyor.

This video work reflects the contradictions that we have in Turkey as “the distinction between the east and the west, the upper class and the lower class, the street language and the ideological language” by a recreated duet of a familiar song. It is going on between a blind old man who tries to gather money for the Braille Foundation and a singer having a concert on television. The difference between their styles shows us the contradictions in the society.



Nooshin Farhid







Zone End


Zone End has an apocalyptic resonance to it, something devastating has occurred but we only have access to its reverberations and the human forces of the state can only deal with the aftermath Images of a wind swept street, rolling cans and plastic bottles career across the urban landscape adding to a sense of immanence. The discarded mobile phone shows pictures of a helicopter hovering above the event whilst smoke billows around a cordoned off zone. This short film exudes a darkness and a reference to human fragility.

Susanne Albrecht




Looking For Parallels

The video follows a very archaic trace. It uses oppsite polarities to develop a strong tension without coming to a solution. Jumping from inside to outside parallels are shown between artistic work in the studio and walking acts in the centre of Istanbul. It asls about connections between artist’s work and society.








Video geçmişe ait (eski) bir izi takip eder ve bir çözüme varmaksızın güçlü bir gerilim oluşturmak için karşıt polariteleri kullanır. İçeriden dışarıya zıplama paralelleri stüdyodaki sanatsal çalışma ile İstanbul’un merkezinde yürüyen edimler/olaylar arasında gösterilir. Tüm bunlar sanatçının işi ile toplum arasındaki bağlantılarla ilgilidir.



Timo Katz





Whirr

Things are described through the visible surface of their appearance. In reduction of obviously redundant town house sights into a linear tracking shot, the film gets a view on how appearances oscillate around their initial idea without ever getting an exact description.








Şeyler görüntülerinin görünen yüz(ey)lerinden tanımlanırlar. Gereksiz-(fazla) kasaba evi görüntülerinin belirgin bir şekilde filmde tek hareketi izleyen bir doğrusala indirgenmesi ile film, görüntülerin belli bir tanımlama elde etmeksizin başlangıç fikirleri etrafında nasıl gidip geldikleri üzerine bir bakış kazanır.


Yasemin Özcan Kaya






Okulun Önünden

...

With her latest video work “In Front of the School” (Okulun Önünden, 2006) Yasemin Özcan Kaya focuses on the relationship between geography and nationalism and militarism. In the video, we witness a send-off celebration of a young man to military service. During these celebrations that are considered the first step from adolescence to manhood, “manliness” is directly linked to being a soldier who is full of love and devotion for his country, and highly competent in defending it. As the artist correctly observes1, those crowning the celebration in front of the elementary school with firecrackers were actually kız kaçıran-firing* adolescents just one or two years ago. Nationalist demonstrations or protests do not only confirm the determined stability of an assumed collectivity, but also strengthen it. The phantasmatic staging of the send-off celebrations are actually rituals on their own, clearly portraying that identity and identification belong to an imaginary site. In Özcan Kaya’s video, the ‘power’ of a stray firecracker to blast amidst the crowd and scare them away marks the moment when a certain production and mission are cut short. This single unplanned and unforeseen moment transforms a reality into an ‘event’ by exposing the weakness in this show of power.

Nermin Saybaşılı

1 Interview I conducted with the artist on May 16, 2007, Istanbul.
* *kız kaçıran (girl-scarer): a noisy and --at times-- dangerous squibs preferred especially by young boys and adolescents in street games. Given this local name because of its loud bang which tends to scare away young girls.


Yeni Anıt





YERÇEKİMLİ GRAFİTİ

Sanatın, geçiciciliğin anahtarını araması, bir sokak yaratıcı etkinliği olan grafitiyi güncel sanatın ilgi odağı haline getiriyor. Ancak bir grafitinin bir sergi mekanı duvarına yerleştirilmesi onun sokak bağlamından koparılması anlamına geliyor. Bu problemden yola çıkarsak, grafiti bildirinin izleyici ile sokakta direkt iletişime geçmesine dayalı bir gerçekliğe sahip. Bu gerçeklik fotoğraf yolu ile belgelenebilir. Ancak, grafiti fotoğrafı, belge olarak manzara veya ölü doğa (still life) fotoğraf ve/veya resminden pek de başka bir şey ifade etmez.

Grafitiyi bir biçim olarak ele alıp onu kalıcı /geleneksel malzeme ile üç boyutlu olarak tekrar tasarlanması , bu modern sehir uğraşını geleneksel malzeme ile belgelenmiş bir kayıt/ anıt ‘a dönüştürüyor. Bu dönüşüm grafitinin sergilenmedeki bağlam problemini aşarken, gördüğümüz artık bir grafiti değildir.

Peki, bu bir grafiti heykelimidir?

Grafitinin duvarla ve yüzeyle ilgili azımsanamayacak ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda artık grafiti yerçekimlendirilmiştir.

Bu bağlamda “yeni anıt”ın yaptıkları “yerçekimli grafiti”ler olarak adlandırılabilir.Sprey boyanın hafifliği ve uçuculuğu ile geleneksel malzemenin ağırlığı ve kalıcılığının şavaşıdır bu.

Tıpkı sokaklardaki stil savaşlarında olduğu gibi.

“graffiti with gravity”

Since art and artist searchs the key of temporary things, graffiti , creative language of street , becomes the focus point of contemporary art . However installing graffiti to the wall of art space means that it is disconnected with the context of street .Graffity is a sign that makes connection with the person who walk on the street and has a reality based on direct connection with this person. This reality can be documented through photography,yet,This photographes of graffiti as a document don’t differentiate from the photograpy of landscape and/or still life.

İf graffiti is thought as a three dimentional form, to design it with the permanent and traditional material transforms this modern city action to a permanent document or/and monument. This transformations of graffiti solves the problem of the installation of graffiti to the artspace. But This is not a graffiti anymore. Well, İs this a Graffiti Sculpture? İf The significant relationship between the graffiti and city wall and/or surface is recognized, the work of arts of new colossus can be named as the “ graffiti with gravity”. This is the war between the spray color, volatile and flying, and traditional material, weightness and permanent, such as the style wars on the street.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder