Videoist Mardin'de ki mekanında, 3Mart-4Nisan 2016 tarihleri
arasında, video enstalasyon, fotoğraf ve heykel çalışmalarıyla
ortak bir projede bir araya gelen Aysel Alver ve Emre Aşılıoğlu’nun ‘Meskun Mekan’ isimli sergisine ev sahipliği yapıyor.
Çalışmalarını,
yaşadıkları kentin ve bölgenin sosyo-politik süreçleri ve güncel dinamikleri
üzerinden gerçekleştiren sanatçılar, ‘meskun mekan’ kavramından yola çıkarak Videoist
mekanını bir sergi mekanı olmaktan öte, kendi tarihçesi ve gerçek bağlamıyla, kente
ait mimari bir yapı olarak ele almaktadırlar. Bu bağlamda kullanılan mekan, içerisinde
barındırdığı yaşantı ve belleğiyle projenin önemli bir parçasını
oluşturmaktadır.
Emre
Aşılıoğlu ve Aysel Alver bu sergide yaşadığımız coğrafyada, özellikle son yıllarda
artan göç hareketlerini ve tarih boyunca yaşanan savaşlardan dolayı tüm
dünyanın tanıklık ettiği yerinden olma durumlarını göz önünde bulunduruyorlar.
Öncelikle bir sınır kenti olarak, kendi yaşadıkları kent ve bölge ekseninde
giriftleşen sosyal tanımlar ve kültürel ilişkileri ele alıyorlar.
Projede yer
alan video enstalasyon ve fine arts baskı kolaj çalışmaları ile Aşılıoğlu, bireyin
savaş durumlarında içinde bulunduğu şiddet ortamı ve yaşadığı tekinsizlik
duygusuna vurgu yapmakta ve bu tür bir savaş ortamında bireyin maruz kaldığı
psikolojik saldırıların sonucu olarak tüm insani dengelerini yitirdiği bir
cinnet anını tasvir etmektedir. Bunun yanısıra Aşılıoğlu, çalışmalarıyla yaşam
alanlarını terk etmek zorunda kalan bireyin geride bıraktıkları ile pür bir
figür olarak varlık gösterememenin resmini çizmektedir.
Alver’in heykel çalışmalarında ise göç
sonrası, terk edilen mekanlarda yaşanan
tekinsizlik duygusu ve yerinden edilen ‘ev’ kavramı irdelenmektedir. Alver zorunlu
olarak boşaltılan yaşam alanlarının insansızlaşması ile bu mekanların, köylerin
ve kentlerin birer meskun alan olmaktan çıkarılması ve kültürel, politik
süreçlerin kesintiye uğratılmış olmasının yanısıra, ekolojik dengelerin de bu süreçte etkilendiğine vurgu yapmaktadır.
Aşılıoğlu ve Alver, zorunlu göçler sonucu ‘ev’
kavramının yerinden edilmesi, toplumların sahip oldukları tüm sosyal, kültürel
ve politik tanımlarının bulanıklaşması ve
bu alanlarda yaban hayatın başlamasına
odaklanarak, ortaya çıkan durumun barındırdığı tekinsizlik kavramına dikkat
çekmek istemektedirler.